IQNA

İlâhî olmayan temellerle sosyal adaleti sağlamak mümkün değildir

15:05 - December 22, 2022
Haber kodu: 3478676
İnsan toplumlarının ideallerinden biri tam bir sosyal adaletin tesis edilmesidir. Gerçekleşmesi için çeşitli teoriler ileri sürüldü, ancak hiçbiri istenen adaleti sağlayamadı.

Sosyal adaleti tesis etmek, Hz Mehdi (as) hükümetinin özelliklerinden biridir. Ahir zamanda adaleti hakim kılacak olan Hz Mehdi (as)’dir. Hükümetler sosyal adaletin sağlanması konusunda birçok iddia ve fikir sunmuşlardır ancak adalet insani ilkelere dayalı olarak uygulanamaz ve uygulanırsa temeli gerçekçi olmadığı için yüzeyseldir.

Sosyal adalet ancak Hz. Mehdi (as) hükümetinde oluşacaktır ve böyle bir hükümet nispeten  adalete doğru ilerleyebilir. Devletin amacı ilâhî değerlerin hakimiyetidir ve bu hakimiyetin önemli sonuçlarından biri de sosyal adalettir.

Güvenlik ve emniyet her toplum için zaruri temel ihtiyaçlardan biri olup diğer ihtiyaçlar bunun sağlanmasına bağlıdır. İnsanlar arasında karşılıklı iletişim olmadan  bir toplum oluşamaz. Toplum, insanın yeteneklerini gerçekleştirme kapasitesine sahip olduğundan ihtiyaçlarımızı karşılamak için toplumu seçeriz. Bu yüzden insan bazı durumlarda emir vermeli bazı durumlarda emir almalıdır. Bu temele kültür denir ve kültür, ortak hedeflere ulaşmak için karşılıklı ilişkiler kurma yasasıdır.

Değerler kültürün öne çıkan unsurudur ve diğer unsurlar doğrudan veya dolaylı olarak bundan etkilenir. Değerler, köklü inançlar ve davranışlara rehberlik eden ışıklardır. Bunlar ya dine dayanır yada din dışı kökleriş vardır. İnançlar oluştuğunda ve genel halk onları benimsediğinde, ya duygulardan ya da akıl ve rivayetlerden kaynaklanan sosyal değerler yaratılır.

Kökleri akıl ve rivayetlere dayanan değerler, aynı dini değerlerdir. Akıl bilgi ve deneysel ve deneyimsel kanıtları içerir. Rivayetler ise Peygamberin ve dini liderlerin eylemlerini, sözlerini ve yazılarını içerir.

Ayetullah Safi Golpeyagani’ye* göre, sosyal adalet İlâhi değerlerde yatmaktadır. Güvenlik ve adaletin de dini kökleri vardır. Onun bakış açısına göre cemaat o kadar iç içedir ki, birisi elini başkasının cebine sokarsa itiraz edilmez, çünkü insanlar kendilerini birbirlerinden ayrı görmezler.

İlâhî değerler kutsaldır, ancak toplumsal değerler, kendi mutluluklarını seven bireylerin zevklerine dayanır. Ancak İlâhî olarak yapılması ve yapılmaması gereken şeyler kutsaldır çünkü İlâhî kökenleri vardır. Allah bu tür değerleri kendi ihtiyaçlarına göre değil, insanoğlunun ihtiyaçlarına göre belirlemiştir. Oysa İnsanlar kendi fikir ve zevklerini, kendi taraftarlarını kanun yapma işine karıştırmaktadır. Menfaatleri zedelenmediği sürece insanlara eşlik ederler ve menfaatleri tehlikeye düştüğü takdirde ayrılırlar.

Aynı halde toplumsal değerler ülkeden ülkeye ve hatta şehirden şehire değişirken ilâhî değerler de böyle bir değişiklik sözkonusu değildir.

*Ayetullah Safi Golpeyegani (1919-2022), İran’daki Şii taklid mercii olup seksen kadar eseri Farsça ve Arapça neşredilmiştir.

4097396

captcha